“Bu ülkenin her dekar arazisi bir petrol kuyusu kadar değerlidir”

“Bu ülkenin her dekar arazisi bir petrol kuyusu kadar değerlidir”
Süleyman ÖZEROL

2 Eylül 2015 günü akşamı Ankara’da bulunan arkadaşlarım A. Kadir Paksoy, Arife Güleşir ve Serpil Ekin ile konuştum telefonda. Eve gelince de saat 20.00 sıralarında Memik Kibarkaya ile yazıştık. Hekimhan’dan söz etti. Hekimhan’dan bazı adları sordu. 1986-1987 yıllarında Hekimhan’da veteriner olarak görev yaparken bir süre kaymakamlığa da vekâlet etmiş. Sonra telefon numarasını aldım, konuştuk. Hekimhan ile ilgili pek çok anısı varmış, birini anlattı.

Köylerden birinde bir vatandaş babasından kalan araziyi kayısı bahçesi yapar. Bir zaman sonra bahçenin altındaki araziyi de babasından kalmış diye düşünerek burayı da bahçeye katar.
Aradan 17 yıl geçer ve yöreye orman kadastrosu girer. Aşağıdaki yerden dolayı hazine arazisine tecavüzden hakkında dava açılır. Memik Kibarkaya da bilirkişi olarak mahkemeye çağrılır. Kendisine konu sorulduğunda 17 yıldır bu ağaçların yeri erozyondan koruduğunu, çevreye oksijen sağladığını, elde edilen ürününü çok önemli bir besin olduğunu, kayısının ve çekirdeğinin yararlarını anlatır.
Adama, “kaç çocuğun var “diye sorar, “9 çocuk” yanıtını alır.
“Şimdi bu yetişmiş ağacı kesip yerine orman ağacı olan meşe dikeceksiniz, kırk yıl bekleyeceksiniz ve sonra yetişeni odun edeceksiniz öyle mi?” der.
“Evet” derler.
“Kesin kaysısını odun edin… 3091 kanununa göre sizin zaten bu çocuklar da dağa çıksın, eşkıya olsun. Oysa bu kaysının satış sonunda devlete vergi de verilmekte... Yani onca verimli kaynağı yok edeceksiniz. Vatandaşı kendi yurdunda toprağına tecavüz etti diye mahkemeye vereceksiniz ve cezalandıracaksınız öyle mi?” diye sorar mahkemeye.
Hâkim, bu konuşmasını metin haline getirmesini ister. Oysa anlattıkları mahkeme kayıtlarına geçmektedir.
Memik Kibarkaya bazı sorular sorduktan sonra Hekimhan’a getirdi konuyu.
“Dağlar neden bomboş? Ülkemizi neden fakirlik çekiyor? Niye birbirimizi boğazlıyoruz?”
Soruların yanıtını yine kendisi verdi.
“Ülkemiz o kadar zengin ki… Bu ülkenin her dekar arazisi bir petrol kuyusu kadar değerlidir. Olayların, durumların temelinde eşitsizlik var, adaletsizlik var.
Neden Müslümanlar gâvur dedikleri ülkelere gidiyorlar, oralardan medet umuyorlar? Bütün bunlar sorgulanmalıdır.”
Memik Kibarkaya veteriner hekimliğinin yanında ressam, doğa tutkunu, çevreci, aydın biri. Hekimhan ile ilgili olarak bir konudan daha söz etti.
“Fransızlar bir zamanlar çaşır göbeleğini incelemek amacıyla Hasançelebi’ye gelmişler. Ama halk bunlar altın, maden arıyor diye kovalamış. Oysa Fransızlar bu değerli bitkinini önemli olduğunun bilincindeler. Yani çaşır göbeleği önemli bir endemik. Yani yöreye özgü bir bitki ve besin. Ama dağlar bomboş duruyor, dağları değerlendirmek gerekir…
Maraş’ta bademlikler yapıldı ve artık verim alınıyor. 250 dönüm bademliğe 100 adet arı kovanı koydurdum, hem çiçeği dölledi, hem bal aldı. 5 yıl önce bu arazi karaçalılıktı…
Hekimhan’da Yama Dağında da çağır göbeleği denenmeli…”
Ben de çağır göbeleğinin yalnızca Yama Dağlarında değil Ayranca ve Göl Dağlarında da yetiştiğini anlattım.
Kendi toprağına tecavüzden mahkemeye verilen vatandaş, bomboş dağlar, eşitsizlik, adaletsizlik, Müslümanların gavur dedikleri ülkelerden medet umması, çaşır göbeleği ve Hekimhan… Sayın Kibarkaya ile işte böyle bir harmanlama yaptık söyleşimizde.
Ne olursa olsun her sorunun temelinde eşitsizlik var, adaletsizlik var. Uygulamaların adalet ve eşitlik temelinde yapılmayışı sorunları artırıyor, duyarsızlık ise katmerleştiriyor.
Sahi, Yama Dağlarındaki çaşır göbeleğinden ve bu bitkinin çok önemli ve değerli bir bitki olduğundan haberiniz var mıydı?

Yorumlar

Popüler Yayınlar