Hekimhan’da Sadık Baba’yı Andık

Hekimhan’da Sadık Baba’yı Andık

Vahap GÜNER

Bir yıl önce Hekimhan 1. Ceviz ve Kültür Festivaline katılmış ardı ardına yaşanan güzellikleri ve haberleri okuyucularımızla paylaşmıştık. Hasançelebi de yolda bulduğu cüzdanı düşüren Üniversite öğrencisi kıza ulaştırmak isteyen yaşı küçük ama hareketi büyük küçük Okan Ulutaş’ın mücadelesini okuyan herkes duygulanmış, ağlamış ve gururlanmıştı. Dünyanın dört bir yanından Okan’ın onurlu hareketi nedeniyle Hasançelebi Belediyesi aranmış, çok sayıda kişi Okan’ı ziyarete bile gitmişti.
Yukarı Sazlıca Halk oyunları Ekibinin halk oyunları gösterisi Hekimhan sınırlarını aşarak tüm Türkiye’ye yayılmış, Dünyanın dört bir yanından bu ekibinin gösterisi ilgi çekmişti. Ekibi kutlamak üzere Yukarı Sazlıca köyüne giden Kaymakam Ramazan Fani’nin aracının önüne kesen 85 yaşındaki Zöhre Nine duran araçtaki Kaymakama dönerek “Oğlum köye Kaymakam gelecekmiş, benin evin damı akıyor, beni Kaymakama götürür müsün” diyerek “Kaymakamdan Kaymakamı sordu” haberinin bilmeden yaratmıştı. BU haber tüm yaygın basında ana haber bültenlerinde yer almıştı. Bunun ardından da Kaymakam Zöhre Kadının akan damının yerinde yeni bir ev yaparak teslim etmiş, Zöhre kadının hayallerini gerçekleştirmişti.
Bir yıl sonra Hekimhan’da 2. Ceviz ve Kültür Festivali yapılıyor, Dostumuz, yol ve program arkadaşımız Kemal Deniz yine aradı “Hekimhan’a gidiyoruz” deyince bize de yol almak düşüyordu. İbrahim Göçmen, Doç. Dr. Ramazan Çiftlikçi ve Almanya’dan gelen Kemal Beyin Kardeşi İsmet Deniz ile birlikte vardık Hekimhan’a. Bir yıl sonra yeniden karşılaştığımız Kaymakam Ramazan Fani’nin yemek davetinin ardından yaz-kış ısı derecesi 25 olduğu söylenen tarihi Taşhan’da bulduk kendimizi.
Taşhan denildiği gibi serin, buram buram tarih kokuyor. Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilerek Hekimhan Belediyesine kiraya verilen Taşhan’da Sadık Baba Sempozyumu yapılıyor. Hekimhan Ceviz ve Kültür Festivalinde bu yıl yaklaşık 300 yıl önce Hekimhan’da doğmuş, yaşamış Sadık Baba anlatıldı, deyiş ve eserleri bir kitapta toplandı.
Hekimhan Kaymakamlığı ve Hasançelebi Belediyesinin katkılarıyla Kemal Deniz ve Ramazan Çiftlikçi tarafından kısa sürede hazırlanan “Hekimhanlı Âşık Sadık Baba” adlı kitapta Sadık Babanın hayatı, sanatı ve bütün deyişleri yeniden derlenmiş.
Gazeteci Kemal Deniz’in moderatör olduğu Sempozyumun saçılışında konuşan Kaymakam Ramazan Fani, Hekimhan’da göreve başladıkları andan itibaren bir yandan ilçenin yarınını inşa etmeye gayret ederken, diğer taraftan da ilçenin tarihi ve tarihi değerlerini, unutulmaya yüz tutan kültür ve sanat yönünü kayıt altına almaya çalıştıklarını belirterek “İlçemiz tarihinde önemli bir yeri olan Sadık Baba’nın hikmet ve irfan yüklü şiirlerini ilçe halkımız ve edebiyat dünyası ile yeniden buluşturuyoruz. Sadık babanın düşüncesi insani ve evrenseldir. Temennimiz pragmatizmin ötekileştirerek birbirinden uzaklaştırdığı insanları yeniden sevgiyle yoğrulmak ve kardeşçe sarılmak noktasında Sadık Babanın deyişleri bir can suyudur” diye anlattı. Konuşmacı Emekli Öğretmen ve Araştırmacı olduğunu öğrendiğimiz Hamza Aksüt, Hekimhan’ın oluşumunu anlatarak, Hekimhan’ın 1610 yılında perakende tabirini de kullanarak toplama göçlerle Osmanlı tarafından oluşturulduğunu, çevresindeki yerleşim yerlerinin ise Hekimhan’dan daha eski olduğunu vurguladı, Doç. Dr. Ramazan Çiftlikçi, Hekimhan, Hasançelebi, Güvenç ve Basak köyünde alan araştırmaları yaptıklarını, ancak yazılı kaynaklara bir türlü ulaşamadıklarını belirterek, yazılmış eserlere ulaşarak Sadık Baba’nın edebi kişiliğini aydınlattıklarını söyledi. Emekli Öğretmen Süleyman Özerol da Sadık Baba’yı anlatan bir konuşma yaparken, Halk Ozanı Hüseyin Başaran, Sadık Baba’nın eserlerini saz eşliğinde söyledi.

Sadık Baba Kimdir?

Hekimhan Ceviz ve Kültür Festivalinin birinci gününde Hekimhanlı bir değer olan Sadık Baba anlatıldı. Peki, bu Sadık Baba kimdir? Yapılan konuşmalardan bastırılan kitapta yer alan bilgilere göre, 55 yıl yaşayan Sadık Baba 1784 yılında doğmuş ve 1839 yılında vefat etmiştir. Yazar, halkbilimi araştırmacısı Hekimhanlı EFLATUN CEM GÜNEY, Sadık Baba hakkında yaptığı araştırmada şunları anlatmaktadır: “Asıl adı Hüseyin olup Hekimhan’a bağlı Güvenç köyünde 1 Mart 1771 (Rum 1187)’de dünyaya gelmiştir. Babasının adı Kurada Ali’dir. Genç yaş da şöhreti oldukça yayılan âşık okuryazarlığı olmayan ümmi bir kimsedir. Şiirlerinde Sadık mahlasını kullanmış, halk arasında da Sadık Baba ismi ile sevilip sayılmıştır. Çocukluk ve gençlik yıllarının önemli bir bölümü Sivas’in Karaöz köyü (Şimdi Kayseri’ye bağlı) ile Hekimhan’ın Basak (Başak) köyünde geçmiştir. İlham geldikçe söylediği şiirleri yakın arkadaşı Molla Bektaş tarafından tutulan bir cönkten yazıya geçirilmiştir. 35 Yaşından sonra kendi köyü olan Güvence dönen âşık köyünde evlenmiş ve çoluk çocuğa kavuşmuştur. Halen köyde torunları bulunmaktadır. Hayatının sonuna kadar çiftçilikle geçinmiş ve 8 Mart 1837de Güvenç köyünde vefat etmiştir. Bu gün kendi köyü ve çevre köylülerce mezarı ziyaret yeri olarak kabul edilmektedir. Tarikat meclislerinde kendini yetiştiren ender insanlardan olan Sadik Baba Bektaşi edebiyatında sivrilmiş yedi şairden biri sayılır. Kumralımsı, sarı saçlı, uzunca bıyıklı, sarı sakallı, orta boylu, sessiz, sakin, parlak gözlü bir kimse olup Vahdet-i Vücut prensibini benimsemiştir. Din ve tarikat ulularını sevmiş, onları şiirlerinde övmüştür. Şiirlerinin çoğu dini, tasavvufi ve öğretici türdendir.“
Sadık Baba hakkında ilk kitap Karacalı Avukat Cemal Özbey tarafından 1957 Yılında “Sadık Baba, Hayati ve Deyişleri" adıyla yayınlanmıştır. Emekli öğretmen Karaözlü Ahmet Özerdem de 1996 yılında “Bir Tekke ve Tasavvuf şairi Sadık Baba” kitabını yayınlamıştır. Karaözülü Ahmet Özerdem’de araştırmasında Sadık Baba’yı şöyle anlatmaktadır:
“Esas adı Hüseyin olan Sadık Baba, 1784 yılında Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı Güvenç köyünde dünyaya gelir. Sadık Baba’nın annesi Kara Fatma, babası Kurada (Hurda) Ali’dir. Dedesi Hüseyin’in Erdebil Tekkesinden Elbistan’ın Kantarma köyüne, oradan da Malatya’ya geldiği rivayet edilmektedir.
Hayatı yoksulluk içerisinde geçen Sadık Baba, Hacı Bektaş Dergâhı’na gidene kadar hiçbir eğitim almamıştır. Burada tasavvuf ve tekke kültürüyle beslenen Sadık Baba, Arap alfabesiyle okuma yazmayı öğrenir ve şiirler yazacak kadar ilerletir.
On beş yaşında babasını kaybeden genç Hüseyin daha sonra yaşanacak bir kıtlık nedeniyle köyünü terk eder. Sivas Kangal’ın Ulaş nahiyesinde Karagavur lakabıyla tanınan varlıklı bir Ermeni’nin yanında azap (yanaşma, mevsimlik çiftlik işçisi) olarak çalışmaya başlar. Deyişler söylemeye de bu yaşlarda başlar. Burada başına bir gün ilginç bir olay gelecektir. Sıcak bir yaz günü köylülerle toplu halde değirmene buğday öğütmeye giderlerken dönüşte Sadık Baba kağnısında uyur; kağnı konvoyun en arkasında kalır. Mandalar da kağnıyı aniden Karagöl’e doğru çekerler. Sadık Baba gürültüyle aniden uyanır ki ne görsün kağnıyla birlikte gölün ortasında duruyor. Telaşlanmadan, gayet sakin bir şekilde mandalara “hoo” der ve kağnıyı kıyıya çeker. Sonradan durumu fark eden köylülerden bazıları, olaya şaşkınlık içerisinde tanıklık ederler. Önden gidenler durumu ağasına iletirler. Ermeni ağası hemen atına atlar ve göle doğru yola çıkar. Yarı yolda Sadık Baba ile karşılaşır. Gördükleri onu da hayrete düşürür: Kağnı ve mandalar çamur içerisinde olmasına rağmen Sadık Baba ve un çuvalları kupkurudur. Birlikte eve dönerler ve ağası onu karşısına alarak konuşmaya başlar:
“Oğlum Hüseyin işte senin senelik azapcalığın. Sen Hakk’ın sevgili bir kulu olmalısın. Bir gün sana sinirlenip kötü bir laf edersem, Tanrı beni affetmez. Vebalini üzerime alamam” der ve işine son verir.
Sadık Baba köyüne geri döner. Annesi ve iki ağabeyiyle Karaözü’ye göçerler. Burada Elif adında bir kızla evlenir. Osman ve Elif adında iki çocukları dünyaya gelir. Karaözü’de deyişler söyleyerek günlerini geçiren Sadık Baba’ya bazı köylüler içten içe bir kin beslerler ve araları iyice sertleşir. Durum o kadar ileri gider ki, bir Cem toplantısında Malatya’dan gelen dedeye şikâyet ederler. Dede, peyk (haberci) yollayarak Sadık Baba’yı Cem’e davet eder. Haberci Sadık Baba’yı cemaatin gözünde küçük düşürmek için haber vermeden geri döner. İkinci haberciyi gönderir. Onun da sokakta ayağı kayarak yere düşer ve dizi kanar. Durum Sadık Baba’ya malum olur ve Cem’e gelir. Dede, kendisine iki haberci yolladığını, niçin gelmediğini sorar. O da kimsenin kendisini çağırmadığını, hatta ikinci habercinin düşüp dizini kanatması olayı olmasa yine gelmeyeceğini söyler. Ardından da kanı şahit olarak gösterir. Dede cemaate döner: “Artık bununla uğraşmaktan vazgeçin” der ve Sadık Baba’yı Hacı Bektaş’a davet eder.
Hüseyin’e Sadık Baba unvanı dergâhta, çelebilerden Hamdullah Efendi tarafından verilir. Dergâh’ta tamamen olgunlaşan Sadık Baba tekrar Karaözü’ye döndüğünde şöhreti artmış, deyişleri ozanlar tarafından çalınır söylenir olmuştur.
Hacı Bektaş’ta kendisine yardımcı olan, asıl adı Ahmet olan Babo Dede, Sadık Baba’yı kendi köyü Başak’a davet eder. Karısı ve çocukları kendisiyle gelmek istemeyince, onları bırakarak Başak’a gelir. Burada Babo Dede’nin çocuklarına ders veren Molla Bektaş tarafından karşılanır. Kendisini küçümsediğini sezen Sadık Baba, yaşça ondan büyük olan Bektaş’a: “Ben senin gibi hocanın önünde Besmele çekmedim. Hak beni ağından okuttu.” diyerek havasını bozar. Molla Bektaş: “Eyvah, bunun ilmi benimkinden ileride” deyip Sadık Baba’ya kalpten bağlanır.
Sadık Baba bir müddet sonra Molla Bektaş’ı da alarak, doğduğu köy olan Güvenç’e gelir. Sadık Baba’nın sır kâtipliğini yapan Molla Bektaş, bacısı Meryem’i Sadık Baba ile evlendirir. Molla Bektaş ile günlerinin çoğunu büyük bir bölümü tek odalı, toprak damlı, yarı karanlık bir odada geçirirler. İkili, burada sohbet edip, deyişler söyleyerek kemençe çalarlar.
Sadık Baba 1839 yılında elli beş yaşındayken ölür. Bugün mezarı, Güvenç’in güneybatı yamacındaki köy mezarlığının orta bölümünde bulunmaktadır.”

Sadık Baba’nın Kemençesi Merak Konusu Oldu?

Araştırmacılar bir Alevi Dedesinin Kemençeye olan ilgisini izah etmekte zorlanırken, Sadık Baba’nın deyişlerini söylerken çaldığı kemençe Güvcenç köyünde 5. göbek torunu Rıza Karaca’da bulunuyor. Bağlama kültürünün çok yaygın olduğu bir yörede Sadık Baba’nın kemençe çalması enteresan bir olay olarak değerlendirildi.
Hekimhan Kaymakamlığı ve Hasançelebi Belediye Başkanlığının katkılarıyla Sadık Baba Hekimhan’da hem de Devlet töreniyle anıldı, hayatı, eserleri ve hakkında yazılanlar değerlendirildi. Sempozyumu AKP Malatya Milletvekili Mehmet Şahin ve CHP İL Başkanı Veli Ağbaba, Belediye Başkanları, siyasi parti yöneticileri hep birlikte dinlerken, Hekimhan festivali birinci gününde önemli bir değerini tanıtarak başlamış oldu.

Flaş Haber, 31.07.2010

Yorumlar

Popüler Yayınlar