Aşık Esiri Baba

AŞIK ESİRİ BABA














Esiri der ilm-i hikmet madeni
Arif olan bilir gevheri kani
Gel kardaş güvenme bu dünya fani
Bir kazanç edelim sultana layık

Tahammül kıl cehaletten düşesin
Talip olup bekle sabır köşesin
Şikest eyle arı namus şişesin
Akibet olasın kurbana layık


Evet, sultan olan da o. Kurbana layık olan da o ki ölümünün üzerinden 104 yıl geçmesine rağmen bizi bu güzel bayram gününde burada toplamayı sağlıyor.
Değerli misafirler hepiniz hoş geldiniz. Özellikle Hekimhan ve çevresinin kültürü bu arada Hekimhanlı Şairler ve aşıklar, sadıklar üzerine çalışma yapan yerel bir araştırmacı olarak sizleri sıkmadan kısaca Esiri'den ve onun eserlerinin bahsedeceğim. Sizler Zaten Esiri'nin şiirlerini, deyişlerini biliyorsunuz ve her zaman yaşıyorsunuz ve onu yaşatıyorsunuz.
Bazılarınız tanıyorsunuz ama önce kendimi tanıtayım Adım Güngör Bebek.  Hekimhan ve çevresinin Kültürü ile ilgili 5 tane kitap, çok sayıda yazı ve makale yazdım. 4 tane de yayınlanmaya hazır kitap bütünlüğünde çalışmam var. İngiltere'deki Cambridge üniversitesi dahil bir çok üniversite ile iş birliği içinde öğrencisine çalışarak Bitirme tezi, yüksek lisans ve doktora tezlerinde yörede kaynak kişi olarak yardımcı olmaya devam ediyorum. Özellikle Çulhalılarla da Hasançelebi'den komşuyuz.
Sözlerime başlarken Özellikle Kitabının basımında büyük katkıları olan adeta Esiri'yi tekrar okuyucularla buluşturan İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi emekli öğretim görevlisi Yardımcı Doçent Doktor Mehmet Yardımcı'ya saygılarımı iletiyorum.
Kendisi ilk defa 2000 yılında İkinci defa 2017 yılında daha hacimli ve yeni bilgiler ve şiirler olmak üzere iki defa yayınladı. Mehmet Yardımcı ile yaptığım görüşmelerden anlattığına göre 1947 yılında halkın elindeki yazma eserler arşivlenmek üzere devlet tarafından toplanmış. O zamanlar Hekimhan'da hakimlik stajını yapan Avukat Cemal Özbey bunlardan bazılarını gizli bir şekilde almış Fakiri Sadık Baba'nın hayatının ve şiirlerinin anlatıldığı kitabıı 1957 yılında yayınlamış fakat Esiri'nin eserlerinin olduğu cönkleri tam olarak okutamadığı için uzun yıllar çevirisi bitmemiş 1993 yılında uzun uğraşlar sonucunda Ankara'da Mehmet Yardımcı'ya yayınlanması için vermiş.

Esiri Kimdir?

Asıl adı Mehmet olan Esiri, 1843 yılında Basaklı Babaoğ dedenin torunu Kasım'ın oğlu olarak babasının göçtüğü Güvenç köyünde dünyaya gelmiş ve Çulhalı Güvenç'te yaşamış sayısız defa Hacıbektaş dergahına gitmiş ve orada''Esiri'' mahlasını alıp yörede saz aşıklığı ve dedelik yaptıktan sonra 1913 yılında da Çulhalı'da vefat etmiştir.
Esiri'yi anlamak ve anlatmaya dedesi Baboğ Dede'den başlamak gerekir. Çünkü bu yörede dergahın ve yolun önderidir. Sadık Baba'yı Hacıbektaş'tan getirten de odur. Evini bir halk medresesine çevirip Sadık Baba'nın şiirlerini yazıya döken sır katibi Molla Bektaş'a yöre halkına ve kendi çocuklarına ders verdiren de odur.
Bu topraklarda okuma yazma bilmeyen bir insan olar doğan Esiri İnancı gereği aileden aldığı bir feyz ve alt yapı ile sık sık Hacıbektaş'a gitmiş ve oradan tekrar köyüne ve bu çevreye dönerek mensup olduğu Alevi- Bektaşi ozanları içinde günümüze kadar gelen haklı bir üne kavuşmuştur. Esiri'nin deyişleri Hacıbektaş'a gelen Bektaşi dervişleri aracılığı Anadolu ve Trakya topraklarında seslendirildiği gibi Balkanlardan Yunan adalarına oradan Güneydoğu Anadolu ve hatta Irak, İran ve Suriye ve Azarbayacan topraklarındaki Türk bölgelerine kadar ulaşmıştır. Günümüzde Urfa'nın Kısas köyünden olan Aşık Dertli Divani kendi yöresinden bazı Esiri deyişlerini seslendirmektedir.
Esiri'nin Dünyaya, inanca, insana bakışı gerçekten tam olarak anlaşılmış ve değerini bulmuş değildir. Çünkü onun sahip olduğu kelime hazinesine sahip olmadığımız gibi onun ulaştığı tasavvuf derecesine ve terimolojisine dede çok uzağız. Ama yine de anlayabildiğimiz onu okuyup etkilenmemek ve büyüklüğünü görmemek imkansızdır.
Onun şiirleri yereldir, ulusaldır ve evrenseldir. Mevlana, Hacıbektaşı Veli, Yunus Emre ne anlatıyorsa onun izinden ve yolundan gelen Esiri'de yüzyıllar sonra benzer ifadelerle aynı duyguyu dillendiriyor Onun ''Esiri düşmanı olma kimsenin/Kul iken özünü sultan edesin'' sözü evrensel bir mesajdır.

Esiri der cahil var ise kördür
Herkesi tahtına sultan yazmışlar''


Burada anlatmak istediği aslında her insanın büyük bir değer olduğunu ama kendisini bilmesi gerektiğinin en güzel ifadesidir. Bu da ancak ''İnsanı Kamil olmakla mümkündür. İnsanı kamil olmak o kadar kolay değildir. O bu yolu su beyitleri ile göstermiştir.

Zatına ikrar eden Merdan olur
Fazlını inkar eden Mervan olur


Ehlibeyt'i Mustafa'yı bir bilen
Dünya ahret kamili insan olur

Bir kişi mürşide erse can olur
Tatlı söyler her sözü irfan olur

Ger içenler Hızır elinden bir dolu
Söyle bil ki çeşme-i hayran olur

Ya Rab ihsan eyle Esiri mücrime
Allah Allah razımız el an olur;


Veya başka bir deyişinde

Esiri ikrara uyanlardan ol
Men aref esrarın duyanlardan ol
Doğru yürü doğru diyenlerden ol
Beyhude cihanı gezme boşuna

Honu kudretinden yeyip doyunduk
Namert sofrasının acı değiliz
Dergah-ı Hünkarın kıtmırleriyiz

Her kapıda üren bocu değiliz (s.269)

Esiri de kendisinden önce yaşayan Sadık Baba gibi insanlığa vermek istediği dersi önce kendine söylemektedir. Bu arada belirteyim Sadık Baba ile Esiri aynı dönemde yaşamamışlardır. Sadık Baba 1839 yılında vefat etmiş Esiri onun ölümünden 4 yıl sonra 1843 'te doğmuştur.
Esiri'nin şiirlerinde Sadık Baba'nın izleri çok fazladır. Kendisi de bazı şiirlerinde Aşık Sadık, Sadık derki şeklinde Sadık Baba'ya göndermeler yapmış ve onun izinden gittiğini göstermiştir. Sadık Baba'nın şiirleri daha tasavvufi ve dil olarak ta daha ağırken Esiri'nin şiirleri daha yalındır. Fakat Esiri'nin de aruz ölçüsü ile yazdığı ağdalı şiirler vardır. Esiri daha çok isim ve olaydan bahsederken Sadık Baba'da yaşadığı döneme ait isim ve olaylardan bahsettiğini pek göremeyiz.
Esiri bir Ehlibeyt ve onun devamı olarak gelen Hacıbektaş dergâhının sadık bir aşığıdır.
Bu işin uzmanları tarafından Esiri ile ilgili daha çok çalışmalar yapılmalı, şiirleri toplanmalı, deyişleri aşıkların sazı ve sözü ile okunmalıdır. Biliyoruz ki Esiri'nin şiirleri sadece bu kitapta toplananla sınırlı değildir. Bir örnek vermek gerekirse ben araştırma yaparken bu kitapta olmayan bir şiiri Başkınıklı İbrahim Emici'den derledim ve arşivime aldım. Hekimhan'da Esiri ile etkinlik sırasında kitabın yazarı Mehmet Yardımcı'ya iletirken yanımızda bulunan Güvenç Köyünden aşık Hüseyin Ali Şirin bu deyişin aslında dört kıta olduğunu ve kendisinin çalıp söylediğini söyledi ve sahnede de bunu seslendirdi. Bunun gibi daha birçok Esiri şiirinin dilinizde, defterinizde gönlünüzde olduğunu biliyorum. Esiri ile ilgili en önemli çalışma bence kitabi bilgilerin ötesinde Basak'ta Çulhalı'da Güvenç'te bulunan soy kütüğünün çıkarılması nerede yaşadığının çıkarılması ve bunların kayıt altına alınmasıdır.
Hekimhanlı Şairler ve Aşıklar kitabımın yeni baskısında tam 150 şair ve aşığı araştırdım. Sadık Baba hariç hiç birinde Esiri'de görülen dil zenginliğini anlatımdaki ustalığı ve inancını yaşamaktki samimiyeti hiç birinde göremedim. O gerçekten Sözün sultanı, inancın insan kılıfına bürünmüş ifadesidir.

Esiri ile ilgili bir etkinlik düzenleme fikrini ilk olarak Güzelyurtlu hemşerimiz sayın Halil Kaynarca dile getirmişti. O özellikle Esiri'nin deyişindeki Türkçenin bayraktarlığını yapmasını çok önemsemiştir.

Gel Esiri oku dercet bu dersi
İsmi azam budur Ayet el Kürsi
Ne Arabi ne Süryani, ne Farsı
Aşka düştüm Türki lisana geldim


Tabii ki günümüz insanına Esiri'yi anlatmak ve onu anlamak kolay değil. O inandığını yazmış, inandığını yaşamıştır. Günümüzde çeşitli, şekillerde dinlediğimiz eserlerin onun olduğu çoğumuz bilmeyiz.
O kendisinin ve komşularının uzun geçen 1875 kışı için ''Kerem edip ihsan eyle ağ yeli '' nakaratlı destanı yazmıştır.
Ehlibeytin Kerbela'da hunharca şehit edilmesi üzerine en güzel yorumu ile Feyzullah Çınar'ın seslendirdiği mersiyesini yani ağıdını yazmıştır.


Deli gönül çok gülüp te şad olma
Kerbelada Şah Hüseyin'e baksana
Nefsine uyupta kahkaha gülme
Ehlibeyt yastadır gama baksana

İns-i,cinsi, peri yastadır alem
Hakkın emri ile çalındı kalem
Ali oğlu Şah Abbas kolları kalem
Fırat suyu kan akıyor baksana


Fırat Suyu Kan akıyor baksana yazılamasından 100 yıl sonra Ünlü Romancı Yaşar Kemal'in bir kitabının adı olmuştur.
Sivaslı âşık Mahmut Erdal'ın dilinden dinlediğimiz ''Yine dertli dert iniliyorsun sarı turnam bu gün parelendin mi'' deyişi unutulmaz. 70 yıldır Esiri ve benzerlerinin eserlerini söyleyen Başkıınıklı Âşık İbrahim Emici'nin yorumu ile ''Gel Ey Gönül mülk edinme bu dehri'' parçası başta Muharrem Temiz olmak üzere bir çok sanatçı tarafından söylenmiştir.
Bu arada aramızda bulunan Başkınık köyünden İbrahim Emici günümüzde Esiri'nin parçalarını en iyi yaşayan ve yaşatan bir üstatttır. Gel ey gönül mülk edinme bu dehri'' ile başlayan deyiş TRT'de kaynak kişi İbrahim Emici, derleyen sanatçı Can Etili olarak kayıtlıdır. Kendisi 80 yaşına yakındır çocukluğunda yaya olarak Başkınıktan kalkıp Basak'taki Kör Ahmet Dede'nin yanına saz çalıp söylemeyi öğrenmeye gittiği günden beri 70 yıldan fazladır Esiri deyişlerini söylüyor. O bu yolun yaşayan en büyük ve en değerli en emektar yolcusudur.
Daha bunun gibi birçok eseri var bazılarının Esiri'nin olduğunu bilmiyoruz Esiri'nin olduğunu bildiğimiz deyişlerde de Esiri denen kişinin hemen yanı başımızda yaşayan bir ozan olduğunu bilmiyoruz. Biz daha farklı bir yerden sanıyoruz Yani biz kendi öz atamızı tanımıyoruz.
Bundan Esiri ile ilgili Temennimiz böyle lokal tarzda etkinliklerin yanında ulusal ve uluslararası sempozyum ve panellerle başta üniversitelerimiz olmak Esiri''nin diğer insanlara anlatılması, Esiri baba ve diğer ozanların adının ve eserlerinin yaşatılması için bir vakıf kurulması için çalışmalara başlanması, Esiri'nin eserlerinden oluşan bir albüm çalışmasının yapılması. Esiri'nin sembolik bir heykelinin yapılması ve mezarının çevre düzenlenmesi gibi çalışmalar ilgili birimlerle iş birliği yapılarak gerçekleştirilebilir.
Bizleri bu gün burada buluşturan Basak, Çulhalı ve Güvenç Muhtarlıklarına ve Çulhalı ve diğer köy derneklerine ve etkinliğin yapılmasında her türlü imkanı sağlayan ve bizzat katılan Hekimhan belediyesi yöneticilerine ve Esiri baba'nın kitabının hazırlanmasında büyük katkıları olan sayın Kamber Durna'ya ve Celal Abbas Çiçek beyefendiye çok teşekkürlerimi sunarım.
Hepinize bu güzel etkinliğe katıldığınız ve bu arada beni dinlediğiniz için saygılar ve selamlar sunuyorum.


Güngör Bebek'in 3 Eylül 2017 günü Çulhalı'da düzenlenen Esiri Baba Anma Günündeki konuşma metnidir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar