Okul, Okul Aile Birliği ve Muharrem Garibağaoğlu

Okul, Okul Aile Birliği ve Muharrem Garibağaoğlu

25 Nisan 2019 günü öğleden sonra Kızılay'a gittim. Güven Parkın batı yanındaki kaldırımda elinde birkaç kalemi satmak isteyen küçük bir kız çocuğuna rastladım. Kalemin tanesini kaça sattığını sordum, bir buçuk lira olduğunu söyledi. Öğrenci olduğu belliydi ilkokul bir ya da ikinci sınıfta olabilirdi.
Yirmi iki yıl sonra öğretmenim tuttu ya; “Dört tane alırsam kaç lira vereceğim? Hesapla bakalım” diye sordum. Bir süre dudaklarını kıpırdattı, parmaklarını saydı, “Beş buçuk lira” dedi. Dikkat et, beş buçuk değil, altı lira ediyor” dedim. Cebimde fazla bozuk para olmadığını gördüm, iki kalem alıp parasını verdim.
Bir ya da ikinci sınıfa olmalıydı dedim ya; belki de buçuk kavramıyla matematiksel hesapları tam olarak kavrayamamış, de belki de zihinsel yönden ileri durumda değildi. Bu başka bir konu, günümüzdeki eğitim düzeyinin oldukça düştüğünü ben değil, resmi kurumlarımızın araştırma incelemeleri sayısal verileri ortaya koyuyor.
Eğitim konusunda okul, aile ve çevre üçgenin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Okullarda kurulan okul aile birliği; okul ile aile arasındaki ilişkileri, eğitimin daha iyi yürütülmesinde bu ilişkilerin ve işbirliğinin nasıl gerçekleştirileceği ile ilgilenen bir sivil toplum örgütüdür.
Okul resmi bir kurum, okul aile birliği ise sivil toplum örgütü olarak işlevini yerine getirirler. Zaten sivil toplum örgütleri de devlet kurumlarına yardımcı olan ya da görevlerini tamamlayarak başarıya ulaşmayı sağlayan, katkı sunan örgütlerdir.
Eğitim, sağlık ve kültür yurttaşların temel gereksinimleri olarak vazgeçilmez önemli konulardır. Bu konularda yapılan her türlü çalışma değerlidir, önemlidir. Ancak konulara bilimsel değil de olumsuz yönde bakan ve hareket eden kurum ve kuruluşların yaptıkları topumda onulmaz yaralar açmaktadır.
İstediğimiz kadar, “eğitim sağlık kültür konuları temel gereksinimdir” diyerek çırpınalım, bunlar birilerinin hiç de umurlarında değil…
Eğitimden yoksun kalan çocuklar, geleceğin iyi yetişmemiş yurttaşları olacak karşımıza çıkacak ve cahillerden medet bekleyen siyasilerin oy potansiyeli olacak; aynı zamanda sorunlar yumağının büyümesine neden olacaktır.
Ömer Erdoğan'a uğramak üzere Çukurambar minibüsüne bindim. Evinde kahve, çay içerken konuşmamız sırasında Muharrem Garibağaoğlu öğretmenimize uğramayı kararlaştırdık. Ancak Muharrem Garibağaoğlu öğretmenimiz 27 Nisan 2019 Cumartesi günü aramızdan ayrıldı.
Hak rahmet eylesin…

9 Aralık 2018 günü Ankara İğdir Derneği açılışı vardı. Açılıştan sonra Saz Köyü Dernek Başkanı Haydar Bal Ömer Erdoğan ve bana “sizi götüreyim” demiş, üçümüz de arabasıyla Muharrem Garibağaoğlu’nun evine gitmiştik. Saz köyünün ilk öğretmenlerinden imiş…
Kahve çay içerken Muharrem Gariboğlu'nun yaşam öyküsünü derledim. Tam anlamıyla ayrıntılı bir yaşam öyküsü olmayacak ama onu tanıtmak açısından bir belge olsun istedim. İleride hakkında daha çok bilgi ve belge ile zenginleştireceğimi umarak aramızdan ayrılması üzerine paylaşmak istiyor, saygıyla anıyorum…

Muharrem Garibağaoğlu

2 Şubat 1929 tarihinde Hekimhan merkezde doğdu. Annesi Elif babası Nazif’tir.
Hekimhan Sakarya İlkokulu’nda okudu. Akçadağ Köy Enstitüsü’nü 1949 yılında bitirdi.
Malatya İspendere, Hekimhan Saz, Karadere, merkez, Güzelyurt Karamahmut’ta görev yaptı İstanbul'a atandı 65970 yılları arasında Almanya'da işçi olarak çalıştığı döndü ve görevine devam etti.
1986 yılında emekli oldu.
Askerliğini İstanbul Rami'de topçu alayında yedek subay olarak yaptı.
Bir trafik kazasında sol gözünü kaybetti.
1954 yılında Mehmet Şerif ve Hanife kızı Ülker Garibağaoğlu ile evlendi, 3 kızları oldu, üçünü de okuttular.
Nevin Karabağlı (1955): İnşaat mühendisi Amerika'da bulundu, Bodrum'da yaşıyor.
Hülya Garibağaoğlu Yavuz (1959). Matematik-Bilgisayar, Bilkent Üniversitesinde öğretim üyesi
Nigar Garibağaoğlu: Kocaeli üniversitesi profesör doktor, fizik ve fizik tedavi ve iyileştirme…
Muharrem Garipağaoğlu, okul yaşamında müziğe ilgisi olan bir öğrencidir. Bunu mesleği sırasında da sürdürmüştür.
“Okuldaki sabah sporlarında mandolin ve akordeon çalardım. Görev yaptığım okullarda da pazartesi ve cuma günleri bayrak törenlerinde İstiklal Marşı'nı mandolin çalarak söyletirdim” diyor.
Emekliliğinden sonra yıllarca kooperatif işleri ile uğraşmış, 2015 yılına kadar da devam etmiş.
Eskiden beri var olan okuma alışkanlığını halen sürdürüyor, hemen her gün gazete okuyor.
Köy Enstitüleri’nin köy çocukları için bir ışık bir umut olduğunu, ne yazık ki kapatıldığını söylüyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar