Hekimhanlı Âşık Sadık Baba
Deyiş BUDAK
Bu çalışma, Ramazan Çiftlikçi ve Kemal Deniz tarafından hazırlanan ‘Hekimhanlı Âşık Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri’ başlıklı eseri değerlendirmektedir. Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı Hasançelebi Belediyesi’nin katkılarıyla yayınlanan bu eser, ilk baskısının yoğun ilgi görerek kısa sürede tükenmesinin ardından ikinci kez basılmıştır. Âşık Sadık Baba’nın Türk edebiyatı ve Alevi Bektaşi kültüründeki önemini ortaya koyan bu eser, sadece Aşığın geniş kitlelere tanıtılmasını değil, aynı zamanda Deyişlerinin toparlanması noktasında da önemli bir kaynak olmuştur. Eser, Sadık Baba’nın hayatı, sanatı ve bütün deyişlerini detaylı bir şekilde ele alarak, onun kültürel mirasını koruma ve geniş kitlelere yayma amacı taşımaktadır.
Giriş
Bu çalışma, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba isimli eserin değerlendirilmesini konu almaktadır. Eser, Ramazan Çiftlikçi ve Kemal Deniz tarafından, Hekimhan Kaymakamlığı ve Hasançelebi Belediye Başkanlığı’nın teklifi doğrultusunda hazırlanmıştır. Amaç, yörenin önemli âşıklarından biri olan Sadık Baba’yı geniş kitlelere tanıtmak ve kaynak yetersizliği nedeniyle onun hakkında kapsamlı bir araştırma ortaya koymaktır.
Âşık Sadık Baba’nın kendi yöresi olan Malatya’da dahi yeterince tanınmadığını söyleyen yazarlar, kitabın okuyucuyla buluşmasının ardından âşığın hem kendi yöresindeki tanınırlığının arttığını hem de Türk Edebiyatı ile Alevi-Bektaşi kültüründeki önemli yerinin daha iyi anlaşıldığını ifade etmişlerdir.
Yazarlar, eseri hazırlama sürecinde Hekimhan, Hasançelebi, Güvenç ve Basak köyü gibi bölgelerde alan araştırmalarında bulunmuşlardır. Bu süreçte Âşık Sadık Baba’nın ocağını ve türbesini ziyaret etmiş, aynı zamanda Sadık Baba ile ilgili sözlü ve yazılı kaynaklara ulaşmışlardır. Bu kapsamlı araştırma sayesinde Âşık Sadık Baba’nın yaşamı ve edebi kişiliği üzerine aydınlatıcı bilgiler elde etmişlerdir. Elde ettikleri bu bilgileri çalışmalarında kullanarak, Sadık Baba’nın hayatını ve sanatını detaylı bir şekilde anlatmışlardır. Ayrıca, çalışmalarını fotoğraflarla zenginleştirerek, okuyuculara görsel bir deneyim sunmuşlardır. Bu şekilde, Sadık Baba’nın kültürel mirasını geniş kitlelere tanıtmayı ve yaşatmayı amaçlamışlardır.
Aşık Sadık’ın asıl adı Hüseyin ve Malatya’ya bağlı Hekimhan ilçesinin Güvenç köyünde doğmuştur. Doğum tarihi hakkında farklı bulgu ve veriler bulunan Âşık Sadık 1771 (Kazancı & Yardımcı, 1993, s. 77) ve Özerdem (1996), Deniz &Çiftlikçi (2010) göre 1784’tür. Babası Kurada Ali, annesi Fatma’dır. Çocukken akrabalarının bulunduğu, önce Sivas’a, daha sonra Kayseri’ye bağlı Karaözü köyüne göçmüşler. Eğitimini Hacı Bektaş Veli dergâhında almış, okuma-yazma öğrenmiştir. Hacı Bektaş Dergâhında Hamdullah Çelebi, ‘Sadık’ mahlasını vermiştir. Hayatının neredeyse tamamı çiftçilikle geçmiş ve iki kez evlenmiştir. Güvenç köyünde 1839 yılında (farklı bulguya göre 1837) vefat etmiştir (Deniz &Çiftlikçi, 2010, ss. 18-20). Sadık Baba’nın mezarı türbe olarak kabul edilmekte ve ziyaret edilmektedir (Kazancı & Yardımcı, 1993, s. 77)Eserin ilk basımının kısa sürede tükendiğini söyleyen Deniz&Çiftlikçi, incelediğimiz ikinci baskıda bazı düzeltmeler yaptıklarını ve Âşık’ın iki Deyişini daha bularak toplam 196 Deyişi okuyucuların hizmetine sunduklarını belirtmiştir.
Eser iki bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm Sadık Baba’nın, Hayatı Edebi Kişiliği ve Türbesi, İkinci Bölüm ise Sadık Baba’nın Bütün Deyişleri olarak yazılmıştır.
Eserin birinci bölümü, 3 alt bölümden oluşmaktadır.
Birinci alt bölüm, ‘Malatya’da Âşıklık Geleneği ve Hekimhanlı Sadık Baba’ Ramazan Çiftlikçi tarafından yazılmış olup, 6 başlık altında incelenmiştir.
1. 19. Yüzyılda Malatya’da Âşıklık Geleneği
2. Edebiyatımızda Sadık Baba Mahlaslı Şairler
3. Sadık Baba’nın Hayatı
4. Sadık Baba’yla İlgili Menkıbeler
5. Sadık Baba’yla İlgili Çalışmalar
6. Âşıklık Geleneği ve Sadık Baba
İkinci alt bölüm, ‘Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın Edebi Kişiliği ve Türbesi’ Kemal Deniz tarafından yazılmış olup, 4 başlık altında incelenmiştir.
1. Konu ve Tema
2. Biçim Özellikleri
3. Dil ve Üslup Özellikleri
4. Sadık Baba Türbesi Çevresinde Yapılan Uygulamalar
Üçüncü alt bölüm, ‘Sadık Baba’nın Çalınıp Söylenen Deyişleri Üzerine Kısa Bir Değerlendirme’ Süleyman Özerol tarafından yazılmıştır.
Eserin birinci bölümünde, XIX. Yüzyılda Malatya’da âşıklık geleneğinden, bölgedeki âşıklardan ve Türk Halk Edebiyatında Sadık Mahlası alan şairlerden bahsedilmektedir. Sadık Baba’nın asıl adı Hüseyin olup, Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı Güvenç köyünde doğduğu belirtilmiştir. Araştırmacı Hamza Aksüt (2010, s. 312), Güvenç Köyü hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Aksüt, köyde yaşayanların Ağuçan Ocağına bağlı Hacım Sultan Ocağı talipleri olduğunu ifade etmektedir. Eserin bu bölümünde Aşığın çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği yerlerden bahseden Çiftlikçi, Hacı Bektaş Dergâhında eğitim almış olan aşığın, tekke kültürünü, Alevi Bektaşi erkânını ve okumayazmayı burada öğrendiğini belirtmiştir.
Bu bölümde Sadık Baba’nın on ayrı menkıbesi ve Sadık Baba ile ilgili kaynak, çalışma ve literatür de verilmiştir. Sadık Baba ile ilgili ilk çalışmanın Avukat Cemal Özbey tarafından 1957’de yapıldığını aktaran Çiftlikçi, daha sonraki dönemlerde yazılan 1984 yılında Ali İhsan Tertemiz’in bitirme tezi ve Ahmet Özerdem’in kaleme aldığı ‘Sadık Baba’ (1996) adlı eserinden bahsetmiştir. Ayrıca Sadık Baba ile ilgilenen önemli kişiler arasında Mehmet Yardımcı ve Osman Kazancı (1993) bulunmaktadır. Her ikisi birlikte hazırladıkları Hekimhan Folkloru ve Hekimhanlı Halk Şairleri adlı antolojide Sadık Baba’nın deyişlerine yer vermiştir. Sadık Baba’yı anma etkinlikleri ve Sadık Baba konulu sempozyum (2010) düzenlendiğini belirten yazar, kendisinin de bulunduğu bu sempozyumun baskısının yapılarak davetlilere sunulduğunu belirtmiştir.
Çiftlikçi’nin ifadesine göre, Sadık Baba’nın âşıklık geleneğinde ustasının kim olduğu net olarak bilinmemektedir. Ancak Çiftlikçi, Sadık Baba’nın Pir Sultan kolundan gelen âşıklardan olduğu iddiasını ortaya atarak bu görüşün akademik olarak onaylanmasını ummaktadır. Bu durum, Sadık Baba’nın âşıklık geleneği içindeki yerinin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlamak adına önemli bir noktadır.
Sadık Baba’nın deyişlerinin sır kâtibi ve kayınbiraderi Molla Bektaş tarafından yazıya geçirildiğini belirten Çiftlikçi, aynı zamanda Sadık Baba’nın ümmi olmadığını ve okuma yazmayı Hacı Bektaş Dergâhında öğrendiğini vurgulamıştır. Mahlasının Hacı Bektaş çelebilerinden Hamdullah Çelebi tarafından verildiğini belirten yazar, Sadık Baba’nın badeli âşıklar kategorisinde olduğunu belirtmiştir.
Eserin ikinci alt bölümünde, Kemal Deniz, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın edebi kişiliği ve Türbesi üzerine bir inceleme sunmaktadır. Deniz, Sadık Baba’nın şiirlerini incelerken, beşeri ve sosyal konular ile dini ve tasavvufi konular olmak üzere iki kümeye ayırmıştır.
Yazar, Sadık Baba’nın bir tekke ozanı olması sebebiyle deyişlerinde büyük ölçüde dini tasavvufi terimler ve motifler bulunduğunu belirtmektedir. Beşeri ve sosyal konulara dair yapılmış güzelleme ve taşlamalardan oluşan az sayıda şiirin olduğuna değinmiş, yoğunluğun dini ve tasavvufi konulara odaklandığını ifade etmiştir.
Deniz’in analizine göre, Sadık Baba’nın dini ve tasavvufi şiirleri arasında Tevhid, Naat, Münacat, Esma-i Hüsna, Methiye, Mersiye, Maktel, İlahi, Devriye, Nefes, Düvaz-ı İmam, Mürüvetname, Medetname, Elifname ve Ayetleme gibi türler bulunmaktadır.
Onlardır dünyanın temelin kuran
Dine davet edip küffarı kıran
Sadık’a muhabbet badesin veren
Allah bir Muhammed Ali değil mi?
(Kitaptaki 54. Şiir)
Bu şiirde Aşığın, tevhid inancını dile getirdiğini söyleyen Deniz, tekke edebiyatında bu kadar çok sayıda Düvaz-ı İmam söyleyen başka bir aşığın olmadığını belirtmiştir.
On’ki imam on dört masum
Onlar için indi Yasin
Sadık’a muhabbet tasın
Veren Şah’ın katarında
(Kitaptaki 12. Şiir)
Âşık Sadık Baba’nın Mersiye türünde söylediği bir deyişe de;
Kul olan çekmez mi Şah’ın gayretin
Burcu evliyadır hem zahir batın
Sarraf olan bilir gevher kıymetin
İmam Hüseyin’in yasıdır deyi
(Kitaptaki 94. Şiir)
Şah imam Ali’den Hasan’a erip
Hüseyin yolunda can ü baş verip
Evliyalar makamına yüz sürüp
Dilenirim İmam Hüseyin deyi
(Kitaptaki 75. Şiir)
Deniz, âşığın devriye türünde söylediği deyişlerde tasavvuf inancını dile getirdiğini vurgulamıştır.
Ezeli zat bir meniden halkoldum
Canan katresinden içtim ayrıldım
Atadan azmedip anaya geldim
Ana ırahmine düştüm ayrıldım
(Kitaptaki 94. Şiir)
Sadık der uyandım kalktım
Meğer seyran imiş bahtım
Dedim Şah’ım değil vaktim
Gene bu bazara geldim
(Kitaptaki 98. Şiir)
Edebiyatımızda Elifname türünde örnekler veren âşıklardan birinin de Sadık Baba olduğunu söyleyen Deniz, aşığın işlediği konuları türlerine göre örneklendirmiştir.
Evveli bismillah Hakk’ın kelamı
Elif Allah ismi “B” ye bağlayam
İki nokta üç harf ile cemali
“T” taalatahir “S”ye bağlayam
(Kitaptaki 90. Şiir)
Mim de nedir, Nun da nedir?
Künde nedir küfte nedir?
Üç yüz altmış demde nedir?
Vav he isbat dilidir bu
(Kitaptaki 179. Şiir)
Ayın aybın örttü anda
Gayın’ı severim canda
Fe kaf ismi hoş lisanda
Hu’ya bağladım gönlümü
(Kitaptaki 183. Şiir)
Bu türler, Sadık Baba’nın zengin şiir dünyasını ve farklı temaları nasıl işlediğini anlamak adına önemli bir çeşitlilik sunmaktadır. Kemal Deniz’in bu detaylı incelemesi, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın edebi mirasını ve şiirlerindeki çeşitliliği anlamak isteyen okuyuculara önemli bir kaynak sağlamaktadır.
Kemal Deniz, Sadık Baba türbesi çevresinde yapılan uygulamaları titiz bir şekilde inceleyerek, Hekimhan Güvenç köyünde bulunan Sadık Baba’nın evini ve türbesini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında Deniz, türbenin fiziki yapısı, çevresindeki faaliyetler, içinde bulunan eşyalar ve türbeye hizmet eden Sadık Baba’nın torunları hakkında önemli gözlemler yapmıştır.
Türbenin fiziki yapısını ve genel atmosferini detaylı bir şekilde açıklayan Deniz, türbenin çevresinde gerçekleşen faaliyetlere de odaklanarak, bu alanda düzenlenen etkinlikler ve ritüeller hakkında bilgiler sunmuştur.
Eserin üçüncü alt bölümünde yer alan değerlendirme, Sadık Baba’nın çalınıp söylenen deyişleri üzerine kısa bir incelemeyi içermektedir. Süleyman Özerol, bu bölümde Sadık Baba’nın deyişlerinin yalnızca Malatya, Urfa ve Sivas gibi belirli bölgelerde değil, ülkemizin hemen her yanındaki Alevi-Bektaşi toplumlarında ve cemlerde çalınıp söylendiğini vurgulamıştır. Sadık Baba’nın çalınıp söylenen deyişlerinden örnekler veren Özerol, bu değerlendirmesiyle, Sadık Baba’nın deyişlerinin yaygınlığını ve etkileşimini vurgulayarak, Alevi-Bektaşi kültürü içindeki önemini ortaya koymaktadır.
Özerol’un Âşık Sadık Baba deyişlerine verdiği örnekler şunlardır ve bu örnekleri Ahmet Özerdem’in Sadık Baba eserinden aldığını vurgulamıştır.
Erenlerden hayır öğüt istersen
Hakikat olmayan halde bulunma
Gönül kelamını kâmile söyle
Alıcı olmayınca açma dükkânı
Gece gündüz fikrim zikrim
Allah bir Muhammet Ali
Gönül her hevayı gezme
Felek gafil tutar seni
Zahid benim ilen dava kılarsın
Evvel şeraitin şartı kaç idi
On beşinde bivefaya yar oldum
Zannı güman olduğuma ağlarım
Arayıp gezerdin cihan içinde
Hayali gönlümde mihman olan yar
Arifler katına ereyim dersen
Cavidan ilmin dersin alagör
Narı firkat ile hasretim ayan
Sineler dağlamak bana mı düştü
Eserin ikinci bölümü, Sadık Baba’nın şiirlerinden oluşmaktadır. Sadık Baba’nın Bütün Deyişleri adıyla yayınlanan eser 196 deyişten oluşmaktadır. Bu deyişlerden vereceğimiz birkaç örnekle Sadık Baba’nın zengin kelime dağarcığı ve şiir dünyası daha iyi anlaşılacaktır.
Bismillahirrahman ezelidir ya Aliyyel Mürteza
Okurum lemyezelidensavt ile taze taze
Heleta şanına geldi ya Ali ya iliya
Sırrilecihane geldik hem işin oldu seza
Cahile yüz bin söylesen söz ona kar eylemez
Arifi billâh olanlar belli der la söylemez
Mutu kable en temutu menzilin dad eylemez
Mahmudu makama erer içer tasından meze
Âlem-i gayb-ı ganinin kadrini bilmeyenler
Dahi bundan bi-basardır söylesen olmaz zafer
Söylerim tekrar tekrarı ya rahimi ya gaffar
Bil âlemin ayeti sen rahmetinden erdir bize
Nefs elinden isyanım çok durdum Hak divanına
Kereminden sen bilirsin ne düşerse şanına
Sad hezaran şükrederim lütf-u ihsanına
Dilerim ruz-i mahşerde bendene kılma ceza
Titrer tamu narından cesette canım benim
Ömrümü bade kılmışam ermedi canım benim
Lemkalu’ dur mim bela’dırzahid nişanım benim
El hakim suresine zahid olmazsın seza
Aynel ayan key yakındır bak kulun didarına
İlmine tahsinedegör arifin esrarına
Sadık’ım mürvete düştüm Horasan serdarına
Takıp sanki gerdanıma dediğin dediğin kılsın ceza
(Kitaptaki 16. Şiir)
Gönül kelamını kâmile söyle
Alıcı olmayınca açma dükkânı
Ariflik manasın sor sual eyle
Müşterisiz yerde olma lisanı
Cahil inkar eder ahdinde durmaz
Burda ağlamayan o demde gülmez
Yalan ile iman bir yerde olmaz
Neden maruf yalancının imanı
Cümle âlem gezer arar Hak deyi
Arif ifşa eder kula bak deyi
Nehy-i münkir inkâr eder yok deyi
Ben âdemde gördüm Hakk’ın ihsanı
Yerde değil gökte değil ya kande
Acep Hak mihman m’ola bu tende
Vela-kat kerremna ola beni âdemde
Kimse bilmez kimde mihman cananı
Almayana değil sözüm alana
Gerçekler yuf dedi kalbi yalana
Canım kurban olsun halden bilene
Sadık’a bildirdi külli noksanı
(Kitaptaki 39. Şiir)
Her taamın lezzeti ol su ile tuzdan çıkar
Nan ü nimet bilmeyenler akıbet gözden çıkar
Dört kitabı derceden ol zülcelalin emri bu
Sünnetini kılmayanlar ibtida farzdan çıkar
Hakkını na-hakkını farketmeyen ol bir kişi
Kamil ile sohbet etse söyleriken sözden çıkar
Suratı insana benzer nefsi olmuş ona dev
Dinini tahsin edenler imanı tezden çıkar
Cahilin kisb ü karı olmaz nadanın konca gülü
Vefasız bir dula benzer aldanan kızdan çıkar
Cehdi cehle meylediben Hakk’ın emrin bilmeyen
Cömerdin nasibi boldur nekesin azdan çıkar
Güruhu naci olanlar sıdk ile sever Şahı
Ona bende olmayanlar cilve-i nazdan çıkar
Sadık’ın dilinden daim ferdi vahittir ahı
Yetmiş ikiden dışarı ta ezeli ervahı
(Kitaptaki 163. Şiir)
Sonuç
Bu eser, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın hayatı, sanatı ve deyişlerini detaylı bir şekilde ele alarak, onun kültürel mirasını geniş bir perspektifle değerlendiren kapsamlı bir çalışmadır. Yazarlar, Sadık Baba’nın Türk edebiyatı ve Alevi-Bektaşi kültüründeki yerini vurgulamış ve bu bağlamda önemli bir kaynak oluşturmuştur. Alan araştırmaları, yazılı ve sözlü kaynakların taranmasıyla elde edilen bilgiler, Sadık Baba’nın edebi kişiliğini ve kültürel mirasını derinlemesine anlamaya olanak tanımıştır.
Eserin dikkat çeken yönlerinden biri, Aşığın yalnızca yöresel bir figür olarak değil, Türk halk edebiyatında ve Alevi-Bektaşi geleneğinde önemli bir yer tutan bir ozan olarak ele alınmasıdır. Sadık Baba’nın şiirleri, hem dini ve tasavvufi konular hem de toplumsal meseleler açısından zengin bir içerik sunmaktadır. Özellikle, tasavvuf edebiyatına yaptığı katkılar ve Alevi-Bektaşi kültüründeki etkisi, bu eserin önemini artırmaktadır.
Eser, hem akademik çevrelere hem de halk edebiyatı ve Alevi-Bektaşi kültürüyle ilgilenen geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmektedir. İlk baskısının tükenmesinin ardından yapılan ikinci baskıda esere yeni deyişler eklenmiş ve bazı düzeltmeler yapılmıştır. Bu durum, eserin önemini ve gördüğü ilgiyi bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışma, Âşık Sadık Baba’nın kültürel mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma çabalarına anlamlı bir katkı sunmaktadır. Eser, Sadık Baba’nın sanatı ve deyişlerini okuyucularla buluşturarak onun Türk edebiyatı ve Alevi-Bektaşi kültüründeki yerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda eser, konuya ilgi duyanlar için değerli bir kaynak niteliği taşımaktadır
Kaynaklar
Aksüt, H. (2010). Aleviler, Türkiye-İran-Irak-Suriye-Bulgaristan. Yurt Kitap-Yayın.
Deniz, K., &Çiftlikçi, R. (2010). Hekimhanlı Âşık Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri, Malatya Araştırmaları Derneği Yayınları
Kazancı, O., & Yardımcı, M. (1993). Hekimhan Folkloru ve Hakimhanlı Halk Şairleri, Açıksöz Yayınları.
Özbey, C. (1957). Sadık Baba Hayatı ve Deyişleri, Emek Yayınları
Özerdem, A. (1996). Sadık Baba. Anadolu Matbaası.
Tertemiz, A. İ. (1984) Sadık Baba’nın Yaşamı, Sanatı, Şiirleri. (Yayınlanmamış Bitirme Tezi) [Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü]
Deyiş BUDAK
Bu çalışma, Ramazan Çiftlikçi ve Kemal Deniz tarafından hazırlanan ‘Hekimhanlı Âşık Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri’ başlıklı eseri değerlendirmektedir. Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı Hasançelebi Belediyesi’nin katkılarıyla yayınlanan bu eser, ilk baskısının yoğun ilgi görerek kısa sürede tükenmesinin ardından ikinci kez basılmıştır. Âşık Sadık Baba’nın Türk edebiyatı ve Alevi Bektaşi kültüründeki önemini ortaya koyan bu eser, sadece Aşığın geniş kitlelere tanıtılmasını değil, aynı zamanda Deyişlerinin toparlanması noktasında da önemli bir kaynak olmuştur. Eser, Sadık Baba’nın hayatı, sanatı ve bütün deyişlerini detaylı bir şekilde ele alarak, onun kültürel mirasını koruma ve geniş kitlelere yayma amacı taşımaktadır.
Giriş
Bu çalışma, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba isimli eserin değerlendirilmesini konu almaktadır. Eser, Ramazan Çiftlikçi ve Kemal Deniz tarafından, Hekimhan Kaymakamlığı ve Hasançelebi Belediye Başkanlığı’nın teklifi doğrultusunda hazırlanmıştır. Amaç, yörenin önemli âşıklarından biri olan Sadık Baba’yı geniş kitlelere tanıtmak ve kaynak yetersizliği nedeniyle onun hakkında kapsamlı bir araştırma ortaya koymaktır.
Âşık Sadık Baba’nın kendi yöresi olan Malatya’da dahi yeterince tanınmadığını söyleyen yazarlar, kitabın okuyucuyla buluşmasının ardından âşığın hem kendi yöresindeki tanınırlığının arttığını hem de Türk Edebiyatı ile Alevi-Bektaşi kültüründeki önemli yerinin daha iyi anlaşıldığını ifade etmişlerdir.
Yazarlar, eseri hazırlama sürecinde Hekimhan, Hasançelebi, Güvenç ve Basak köyü gibi bölgelerde alan araştırmalarında bulunmuşlardır. Bu süreçte Âşık Sadık Baba’nın ocağını ve türbesini ziyaret etmiş, aynı zamanda Sadık Baba ile ilgili sözlü ve yazılı kaynaklara ulaşmışlardır. Bu kapsamlı araştırma sayesinde Âşık Sadık Baba’nın yaşamı ve edebi kişiliği üzerine aydınlatıcı bilgiler elde etmişlerdir. Elde ettikleri bu bilgileri çalışmalarında kullanarak, Sadık Baba’nın hayatını ve sanatını detaylı bir şekilde anlatmışlardır. Ayrıca, çalışmalarını fotoğraflarla zenginleştirerek, okuyuculara görsel bir deneyim sunmuşlardır. Bu şekilde, Sadık Baba’nın kültürel mirasını geniş kitlelere tanıtmayı ve yaşatmayı amaçlamışlardır.
Aşık Sadık’ın asıl adı Hüseyin ve Malatya’ya bağlı Hekimhan ilçesinin Güvenç köyünde doğmuştur. Doğum tarihi hakkında farklı bulgu ve veriler bulunan Âşık Sadık 1771 (Kazancı & Yardımcı, 1993, s. 77) ve Özerdem (1996), Deniz &Çiftlikçi (2010) göre 1784’tür. Babası Kurada Ali, annesi Fatma’dır. Çocukken akrabalarının bulunduğu, önce Sivas’a, daha sonra Kayseri’ye bağlı Karaözü köyüne göçmüşler. Eğitimini Hacı Bektaş Veli dergâhında almış, okuma-yazma öğrenmiştir. Hacı Bektaş Dergâhında Hamdullah Çelebi, ‘Sadık’ mahlasını vermiştir. Hayatının neredeyse tamamı çiftçilikle geçmiş ve iki kez evlenmiştir. Güvenç köyünde 1839 yılında (farklı bulguya göre 1837) vefat etmiştir (Deniz &Çiftlikçi, 2010, ss. 18-20). Sadık Baba’nın mezarı türbe olarak kabul edilmekte ve ziyaret edilmektedir (Kazancı & Yardımcı, 1993, s. 77)Eserin ilk basımının kısa sürede tükendiğini söyleyen Deniz&Çiftlikçi, incelediğimiz ikinci baskıda bazı düzeltmeler yaptıklarını ve Âşık’ın iki Deyişini daha bularak toplam 196 Deyişi okuyucuların hizmetine sunduklarını belirtmiştir.
Araştırmacılar Sadık Baba Kabrinde
Eser iki bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm Sadık Baba’nın, Hayatı Edebi Kişiliği ve Türbesi, İkinci Bölüm ise Sadık Baba’nın Bütün Deyişleri olarak yazılmıştır.
Eserin birinci bölümü, 3 alt bölümden oluşmaktadır.
Birinci alt bölüm, ‘Malatya’da Âşıklık Geleneği ve Hekimhanlı Sadık Baba’ Ramazan Çiftlikçi tarafından yazılmış olup, 6 başlık altında incelenmiştir.
1. 19. Yüzyılda Malatya’da Âşıklık Geleneği
2. Edebiyatımızda Sadık Baba Mahlaslı Şairler
3. Sadık Baba’nın Hayatı
4. Sadık Baba’yla İlgili Menkıbeler
5. Sadık Baba’yla İlgili Çalışmalar
6. Âşıklık Geleneği ve Sadık Baba
İkinci alt bölüm, ‘Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın Edebi Kişiliği ve Türbesi’ Kemal Deniz tarafından yazılmış olup, 4 başlık altında incelenmiştir.
1. Konu ve Tema
2. Biçim Özellikleri
3. Dil ve Üslup Özellikleri
4. Sadık Baba Türbesi Çevresinde Yapılan Uygulamalar
Üçüncü alt bölüm, ‘Sadık Baba’nın Çalınıp Söylenen Deyişleri Üzerine Kısa Bir Değerlendirme’ Süleyman Özerol tarafından yazılmıştır.
Eserin birinci bölümünde, XIX. Yüzyılda Malatya’da âşıklık geleneğinden, bölgedeki âşıklardan ve Türk Halk Edebiyatında Sadık Mahlası alan şairlerden bahsedilmektedir. Sadık Baba’nın asıl adı Hüseyin olup, Malatya’nın Hekimhan ilçesine bağlı Güvenç köyünde doğduğu belirtilmiştir. Araştırmacı Hamza Aksüt (2010, s. 312), Güvenç Köyü hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Aksüt, köyde yaşayanların Ağuçan Ocağına bağlı Hacım Sultan Ocağı talipleri olduğunu ifade etmektedir. Eserin bu bölümünde Aşığın çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği yerlerden bahseden Çiftlikçi, Hacı Bektaş Dergâhında eğitim almış olan aşığın, tekke kültürünü, Alevi Bektaşi erkânını ve okumayazmayı burada öğrendiğini belirtmiştir.
Sadık Baba Mezarı
Bu bölümde Sadık Baba’nın on ayrı menkıbesi ve Sadık Baba ile ilgili kaynak, çalışma ve literatür de verilmiştir. Sadık Baba ile ilgili ilk çalışmanın Avukat Cemal Özbey tarafından 1957’de yapıldığını aktaran Çiftlikçi, daha sonraki dönemlerde yazılan 1984 yılında Ali İhsan Tertemiz’in bitirme tezi ve Ahmet Özerdem’in kaleme aldığı ‘Sadık Baba’ (1996) adlı eserinden bahsetmiştir. Ayrıca Sadık Baba ile ilgilenen önemli kişiler arasında Mehmet Yardımcı ve Osman Kazancı (1993) bulunmaktadır. Her ikisi birlikte hazırladıkları Hekimhan Folkloru ve Hekimhanlı Halk Şairleri adlı antolojide Sadık Baba’nın deyişlerine yer vermiştir. Sadık Baba’yı anma etkinlikleri ve Sadık Baba konulu sempozyum (2010) düzenlendiğini belirten yazar, kendisinin de bulunduğu bu sempozyumun baskısının yapılarak davetlilere sunulduğunu belirtmiştir.
Çiftlikçi’nin ifadesine göre, Sadık Baba’nın âşıklık geleneğinde ustasının kim olduğu net olarak bilinmemektedir. Ancak Çiftlikçi, Sadık Baba’nın Pir Sultan kolundan gelen âşıklardan olduğu iddiasını ortaya atarak bu görüşün akademik olarak onaylanmasını ummaktadır. Bu durum, Sadık Baba’nın âşıklık geleneği içindeki yerinin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlamak adına önemli bir noktadır.
Sadık Baba’nın deyişlerinin sır kâtibi ve kayınbiraderi Molla Bektaş tarafından yazıya geçirildiğini belirten Çiftlikçi, aynı zamanda Sadık Baba’nın ümmi olmadığını ve okuma yazmayı Hacı Bektaş Dergâhında öğrendiğini vurgulamıştır. Mahlasının Hacı Bektaş çelebilerinden Hamdullah Çelebi tarafından verildiğini belirten yazar, Sadık Baba’nın badeli âşıklar kategorisinde olduğunu belirtmiştir.
Eserin ikinci alt bölümünde, Kemal Deniz, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın edebi kişiliği ve Türbesi üzerine bir inceleme sunmaktadır. Deniz, Sadık Baba’nın şiirlerini incelerken, beşeri ve sosyal konular ile dini ve tasavvufi konular olmak üzere iki kümeye ayırmıştır.
Yazar, Sadık Baba’nın bir tekke ozanı olması sebebiyle deyişlerinde büyük ölçüde dini tasavvufi terimler ve motifler bulunduğunu belirtmektedir. Beşeri ve sosyal konulara dair yapılmış güzelleme ve taşlamalardan oluşan az sayıda şiirin olduğuna değinmiş, yoğunluğun dini ve tasavvufi konulara odaklandığını ifade etmiştir.
Deniz’in analizine göre, Sadık Baba’nın dini ve tasavvufi şiirleri arasında Tevhid, Naat, Münacat, Esma-i Hüsna, Methiye, Mersiye, Maktel, İlahi, Devriye, Nefes, Düvaz-ı İmam, Mürüvetname, Medetname, Elifname ve Ayetleme gibi türler bulunmaktadır.
Onlardır dünyanın temelin kuran
Dine davet edip küffarı kıran
Sadık’a muhabbet badesin veren
Allah bir Muhammed Ali değil mi?
(Kitaptaki 54. Şiir)
Bu şiirde Aşığın, tevhid inancını dile getirdiğini söyleyen Deniz, tekke edebiyatında bu kadar çok sayıda Düvaz-ı İmam söyleyen başka bir aşığın olmadığını belirtmiştir.
On’ki imam on dört masum
Onlar için indi Yasin
Sadık’a muhabbet tasın
Veren Şah’ın katarında
(Kitaptaki 12. Şiir)
Âşık Sadık Baba’nın Mersiye türünde söylediği bir deyişe de;
Kul olan çekmez mi Şah’ın gayretin
Burcu evliyadır hem zahir batın
Sarraf olan bilir gevher kıymetin
İmam Hüseyin’in yasıdır deyi
(Kitaptaki 94. Şiir)
Şah imam Ali’den Hasan’a erip
Hüseyin yolunda can ü baş verip
Evliyalar makamına yüz sürüp
Dilenirim İmam Hüseyin deyi
(Kitaptaki 75. Şiir)
Deniz, âşığın devriye türünde söylediği deyişlerde tasavvuf inancını dile getirdiğini vurgulamıştır.
Ezeli zat bir meniden halkoldum
Canan katresinden içtim ayrıldım
Atadan azmedip anaya geldim
Ana ırahmine düştüm ayrıldım
(Kitaptaki 94. Şiir)
Sadık der uyandım kalktım
Meğer seyran imiş bahtım
Dedim Şah’ım değil vaktim
Gene bu bazara geldim
(Kitaptaki 98. Şiir)
Edebiyatımızda Elifname türünde örnekler veren âşıklardan birinin de Sadık Baba olduğunu söyleyen Deniz, aşığın işlediği konuları türlerine göre örneklendirmiştir.
Evveli bismillah Hakk’ın kelamı
Elif Allah ismi “B” ye bağlayam
İki nokta üç harf ile cemali
“T” taalatahir “S”ye bağlayam
(Kitaptaki 90. Şiir)
Mim de nedir, Nun da nedir?
Künde nedir küfte nedir?
Üç yüz altmış demde nedir?
Vav he isbat dilidir bu
(Kitaptaki 179. Şiir)
Ayın aybın örttü anda
Gayın’ı severim canda
Fe kaf ismi hoş lisanda
Hu’ya bağladım gönlümü
(Kitaptaki 183. Şiir)
Bu türler, Sadık Baba’nın zengin şiir dünyasını ve farklı temaları nasıl işlediğini anlamak adına önemli bir çeşitlilik sunmaktadır. Kemal Deniz’in bu detaylı incelemesi, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın edebi mirasını ve şiirlerindeki çeşitliliği anlamak isteyen okuyuculara önemli bir kaynak sağlamaktadır.
Kemal Deniz, Sadık Baba türbesi çevresinde yapılan uygulamaları titiz bir şekilde inceleyerek, Hekimhan Güvenç köyünde bulunan Sadık Baba’nın evini ve türbesini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında Deniz, türbenin fiziki yapısı, çevresindeki faaliyetler, içinde bulunan eşyalar ve türbeye hizmet eden Sadık Baba’nın torunları hakkında önemli gözlemler yapmıştır.
Türbenin fiziki yapısını ve genel atmosferini detaylı bir şekilde açıklayan Deniz, türbenin çevresinde gerçekleşen faaliyetlere de odaklanarak, bu alanda düzenlenen etkinlikler ve ritüeller hakkında bilgiler sunmuştur.
Eserin üçüncü alt bölümünde yer alan değerlendirme, Sadık Baba’nın çalınıp söylenen deyişleri üzerine kısa bir incelemeyi içermektedir. Süleyman Özerol, bu bölümde Sadık Baba’nın deyişlerinin yalnızca Malatya, Urfa ve Sivas gibi belirli bölgelerde değil, ülkemizin hemen her yanındaki Alevi-Bektaşi toplumlarında ve cemlerde çalınıp söylendiğini vurgulamıştır. Sadık Baba’nın çalınıp söylenen deyişlerinden örnekler veren Özerol, bu değerlendirmesiyle, Sadık Baba’nın deyişlerinin yaygınlığını ve etkileşimini vurgulayarak, Alevi-Bektaşi kültürü içindeki önemini ortaya koymaktadır.
Özerol’un Âşık Sadık Baba deyişlerine verdiği örnekler şunlardır ve bu örnekleri Ahmet Özerdem’in Sadık Baba eserinden aldığını vurgulamıştır.
Erenlerden hayır öğüt istersen
Hakikat olmayan halde bulunma
Gönül kelamını kâmile söyle
Alıcı olmayınca açma dükkânı
Gece gündüz fikrim zikrim
Allah bir Muhammet Ali
Gönül her hevayı gezme
Felek gafil tutar seni
Zahid benim ilen dava kılarsın
Evvel şeraitin şartı kaç idi
On beşinde bivefaya yar oldum
Zannı güman olduğuma ağlarım
Arayıp gezerdin cihan içinde
Hayali gönlümde mihman olan yar
Arifler katına ereyim dersen
Cavidan ilmin dersin alagör
Narı firkat ile hasretim ayan
Sineler dağlamak bana mı düştü
Eserin ikinci bölümü, Sadık Baba’nın şiirlerinden oluşmaktadır. Sadık Baba’nın Bütün Deyişleri adıyla yayınlanan eser 196 deyişten oluşmaktadır. Bu deyişlerden vereceğimiz birkaç örnekle Sadık Baba’nın zengin kelime dağarcığı ve şiir dünyası daha iyi anlaşılacaktır.
Bismillahirrahman ezelidir ya Aliyyel Mürteza
Okurum lemyezelidensavt ile taze taze
Heleta şanına geldi ya Ali ya iliya
Sırrilecihane geldik hem işin oldu seza
Cahile yüz bin söylesen söz ona kar eylemez
Arifi billâh olanlar belli der la söylemez
Mutu kable en temutu menzilin dad eylemez
Mahmudu makama erer içer tasından meze
Âlem-i gayb-ı ganinin kadrini bilmeyenler
Dahi bundan bi-basardır söylesen olmaz zafer
Söylerim tekrar tekrarı ya rahimi ya gaffar
Bil âlemin ayeti sen rahmetinden erdir bize
Nefs elinden isyanım çok durdum Hak divanına
Kereminden sen bilirsin ne düşerse şanına
Sad hezaran şükrederim lütf-u ihsanına
Dilerim ruz-i mahşerde bendene kılma ceza
Titrer tamu narından cesette canım benim
Ömrümü bade kılmışam ermedi canım benim
Lemkalu’ dur mim bela’dırzahid nişanım benim
El hakim suresine zahid olmazsın seza
Aynel ayan key yakındır bak kulun didarına
İlmine tahsinedegör arifin esrarına
Sadık’ım mürvete düştüm Horasan serdarına
Takıp sanki gerdanıma dediğin dediğin kılsın ceza
(Kitaptaki 16. Şiir)
Gönül kelamını kâmile söyle
Alıcı olmayınca açma dükkânı
Ariflik manasın sor sual eyle
Müşterisiz yerde olma lisanı
Cahil inkar eder ahdinde durmaz
Burda ağlamayan o demde gülmez
Yalan ile iman bir yerde olmaz
Neden maruf yalancının imanı
Cümle âlem gezer arar Hak deyi
Arif ifşa eder kula bak deyi
Nehy-i münkir inkâr eder yok deyi
Ben âdemde gördüm Hakk’ın ihsanı
Yerde değil gökte değil ya kande
Acep Hak mihman m’ola bu tende
Vela-kat kerremna ola beni âdemde
Kimse bilmez kimde mihman cananı
Almayana değil sözüm alana
Gerçekler yuf dedi kalbi yalana
Canım kurban olsun halden bilene
Sadık’a bildirdi külli noksanı
(Kitaptaki 39. Şiir)
Her taamın lezzeti ol su ile tuzdan çıkar
Nan ü nimet bilmeyenler akıbet gözden çıkar
Dört kitabı derceden ol zülcelalin emri bu
Sünnetini kılmayanlar ibtida farzdan çıkar
Hakkını na-hakkını farketmeyen ol bir kişi
Kamil ile sohbet etse söyleriken sözden çıkar
Suratı insana benzer nefsi olmuş ona dev
Dinini tahsin edenler imanı tezden çıkar
Cahilin kisb ü karı olmaz nadanın konca gülü
Vefasız bir dula benzer aldanan kızdan çıkar
Cehdi cehle meylediben Hakk’ın emrin bilmeyen
Cömerdin nasibi boldur nekesin azdan çıkar
Güruhu naci olanlar sıdk ile sever Şahı
Ona bende olmayanlar cilve-i nazdan çıkar
Sadık’ın dilinden daim ferdi vahittir ahı
Yetmiş ikiden dışarı ta ezeli ervahı
(Kitaptaki 163. Şiir)
Sonuç
Bu eser, Hekimhanlı Âşık Sadık Baba’nın hayatı, sanatı ve deyişlerini detaylı bir şekilde ele alarak, onun kültürel mirasını geniş bir perspektifle değerlendiren kapsamlı bir çalışmadır. Yazarlar, Sadık Baba’nın Türk edebiyatı ve Alevi-Bektaşi kültüründeki yerini vurgulamış ve bu bağlamda önemli bir kaynak oluşturmuştur. Alan araştırmaları, yazılı ve sözlü kaynakların taranmasıyla elde edilen bilgiler, Sadık Baba’nın edebi kişiliğini ve kültürel mirasını derinlemesine anlamaya olanak tanımıştır.
Eserin dikkat çeken yönlerinden biri, Aşığın yalnızca yöresel bir figür olarak değil, Türk halk edebiyatında ve Alevi-Bektaşi geleneğinde önemli bir yer tutan bir ozan olarak ele alınmasıdır. Sadık Baba’nın şiirleri, hem dini ve tasavvufi konular hem de toplumsal meseleler açısından zengin bir içerik sunmaktadır. Özellikle, tasavvuf edebiyatına yaptığı katkılar ve Alevi-Bektaşi kültüründeki etkisi, bu eserin önemini artırmaktadır.
Eser, hem akademik çevrelere hem de halk edebiyatı ve Alevi-Bektaşi kültürüyle ilgilenen geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmektedir. İlk baskısının tükenmesinin ardından yapılan ikinci baskıda esere yeni deyişler eklenmiş ve bazı düzeltmeler yapılmıştır. Bu durum, eserin önemini ve gördüğü ilgiyi bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışma, Âşık Sadık Baba’nın kültürel mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma çabalarına anlamlı bir katkı sunmaktadır. Eser, Sadık Baba’nın sanatı ve deyişlerini okuyucularla buluşturarak onun Türk edebiyatı ve Alevi-Bektaşi kültüründeki yerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda eser, konuya ilgi duyanlar için değerli bir kaynak niteliği taşımaktadır
Kaynaklar
Aksüt, H. (2010). Aleviler, Türkiye-İran-Irak-Suriye-Bulgaristan. Yurt Kitap-Yayın.
Deniz, K., &Çiftlikçi, R. (2010). Hekimhanlı Âşık Sadık Baba Hayatı-Sanatı-Bütün Deyişleri, Malatya Araştırmaları Derneği Yayınları
Kazancı, O., & Yardımcı, M. (1993). Hekimhan Folkloru ve Hakimhanlı Halk Şairleri, Açıksöz Yayınları.
Özbey, C. (1957). Sadık Baba Hayatı ve Deyişleri, Emek Yayınları
Özerdem, A. (1996). Sadık Baba. Anadolu Matbaası.
Tertemiz, A. İ. (1984) Sadık Baba’nın Yaşamı, Sanatı, Şiirleri. (Yayınlanmamış Bitirme Tezi) [Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü]
Deyiş BUDAK: Hekimhanlı Âşık Sadık Baba, www.edeberkan.com, 2024, Sayı 6
Yorumlar
Yorum Gönder